KAFANDAN ÇIK BEDENE İN
Peter A. Levine diyor ki ” Kafandan çık bedene in.” Yani düşüncelerinden uzaklaş ve bedendeki duyumlara dön.
İnsan denen canlı organizması düşünebilme kabiliyetiyle övünür. Canlılığın içinde bir tek insan bu özelliğe sahiptir. Ve düşünebilen bir canlı olması onu bugün geldiği noktaya taşımıştır demek sanırım yanlış olmaz. Soyut düşünebilmesi, akıl yürütme, plan yapabilme, problem çözme yeteneği bugünkü teknolojinin geldiği noktayı ifade eder. Ne pahasına derseniz hep daha iyi, daha daha iyi olmak adınadır bütün her şey. Bunun biteceği de yoktur. Uyum sağlayabilen, adapte olabilen yanıyla da canlılığını sürdürmeye devam edecektir.
Gelinen noktada görülüyor ki artık zihin daha ön plandadır. Beden ve bedene ait anlık duyumlar farkedilemez olmuştur. Oysa ki beden ve zihin beraberdir. Dengeli olduklarında sağlıklı gelişip büyümeye devam edebilirler.
Zihin daha çok ön plana çıktıkça duygular, düşünceler kontrol edilemez olmaya başlar. Çünkü zihin geçmiş odaklı ya da geleceği yansıtarak işlevini sürdürür. Zihnin bu özelliği derindeki inançlarımızı etkiler. Yapıp etmelerimizin temelinde zaman içinde oluşturduğumuz düşünce kalıplarımız, inanç ve yargılarımız vardır. Sürekli biriktiren birinin derindeki duygusu kıtlık bilincinden ileri gelebilir. Yani yokluk içinde yaşamışsa ( ya da genler yoluyla da taşınabilir ) oluşan davranış şekli biriktirmek üzerine olacaktır. Güzelliğe çok önem veren birisi için bilinç altındaki duygusu şayet güzel olmazsa beğenilmeme onaylanmama olabilir. Ancak güzel olursa beğenilip takdir edilebileceği inancı oluşmuştur. Güzellik algısının geldiği boyutlara bakarsak oldukça düşündürücü diyebiliriz. Kozmetik sektörünün her türlü krize rağmen ayakta kalması boşuna değil.
Diyeceğim farkında olsak da olmasak da her hareketimiz, her seçimimiz bu düşünce şemaları tarafından şekillenir. Sanırız ki özgür irademizle kendi seçimlerimizi yaparız. Oysa ki bir çoğumuz farketmeyiz bile. Bütün mesele oluşturduğumuz düşünce kalıpları, yargı ve inançların ya da geleceğe yansıttıklarımızın bize ne kadar hizmet ettiğidir.
Mesela dış dünya acımasızdır, insanlar zalimdir gibi düşüncelerimiz olmuşsa ve bu düşüncelerimizi doğrulayan deneyimler yaşamışsak, çocuklukta başımıza talihsiz olaylar gelmişse artık daha iyi insanların olduğuna dair inancımız kalmaz. Kendimizi korumaya alır, öğrendiğimiz bu bilgiyle devam ederiz. Çekirdek inancımız insanların zalimliği ve dünyanın acımasız oluşudur. Bu nedenle her seçimimiz bizi insanların zalim olduğuna ve güvenilmeyeceği inancına götürür.
Peter A. Levine ” Sürekli aynı düşünceye yapışıp kalıyoruz. Bu düşünce kalıpları artık bizi tanımlamaya başlıyor.” diyor. Yani düşüncelerimiz bizi kullanmaya başlıyor. İşin en kötüsü de bu düşünce yapılarının farkında olamayabiliyoruz.
Düşünceyi değiştirmeye çalışmak bile o düşünceye enerjimizi yönlendirmemize neden oluyor. Yani çok bir fayda sağlamıyor.
Nasıl değiştirebiliriz bu düşünce kalıplarını?
Mindfulness Farkındalığı ile meditasyon yapmaya başlayınca bu düşüncelerden uzaklaşarak bedene yoğunlaşmaya ve fizyolojik olarak bir dönüşüm yaşamaya başlıyoruz. Çünkü dikkatimizi neye yoğunlaştırırsak enerji oraya yoğunlaşıyor. Yoğunlaştığı yer neresi ise orayı şifalandırıyor, besliyor ve bedende bir iyileşme oluyor. Beden iyileştikçe düşüncelerimizde değişmeye başlıyor.
Kısacası değişim meditasyonla başlıyor.
Yine Peter A. Levine “Bedenin bilgeliğine güvenin.” diyor. Eğer izin verirsek beden ve zihin kendini dengeleyecek potansiyele sahiptir.
Değişim ancak kendi içimizde mümkün ve izin verdiğimiz ölçüde gerçekleşebiliyor. Kendinizin farkında ve değişmeniz gerektiğinin yol ayrımına gelmişseniz bu bilgileri okumanız boşuna değil. Hayat size bir seçim sunuyor. Nelerin size iyi geleceğini ancak deneyerek bulabiliyorsunuz.
Ben beş yıldır yoga ve meditasyon yapmaya çalışıyorum. Öğrendiklerimi paylaşmak bana iyi geliyor. Farkediyorum ki hayatımda yoga ve meditasyonu derinleştirdikçe beni şifalandırıyor, dengeye getiriyor.
Sizin de yoganın şifalandırıcı gücünden yararlanabilmeniz için neler mümkün?
Gelin beraber olalım ve birlikte şifalanalım.
HAVVA UYAR
09.10.2020